RAKI…!Dönülmez akşamın ufkundayız azizim…!Arap aklıyla bize akıl vermeye kalkıyorlarama “alkol” kelimesinin kökeni bile Arapça:) mutluyumPeki napalım?Kullanmamak lazım.Hatta, yasaklansın.Rakı ise, özbeöz Türk. “Ne malum?” derseniz.Nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği bilinmiyor. Oradan malum…!Eğer, biz Türklerden başka bi milletin icadı olsaydı, yazılı tarihi olurdu, şeceresini bilirdik..!Şampanyanın mucidi Fransız keşiş, Dom Perignon..1638’de dünyaya gelmiş mesela…Evliya Çelebi’nin 1635 tarihli seyahatnamesinde “rakı” geçtiğine göre, şampanyadan eski demekki.!Yani…?yanisi şu;Şampanyayı icat eden Dom Perignon,kundakta ana sütü içerken,biz aslan sütü içiyorduk..!Başka “aydınlatıcı” veri var mı.? Vaar..!Memleketi “ampul” yönetiyor ama,elektriğin ampulden önce, rakıya faydası olmuştu. Çünkü, elektriğin icadıyla birlikte “buz” üretildi.Buz üretilince,“rakıya niye buz koymuyoruz azizim?” keşfi yapıldı. Bu tarihi keşif neticesinde, rakının üstüne buz koymak için daha uzun bardağa ihtiyaç oldu.Zahmet edip özel bardak icat etmek zor geldiği için de, pratik Türk zekâsı devreye girdi, ” limonata bardağı ne güne duruyor muhterem ” keşfi yapıldı.“Asil”dir rakı…!Bakın, 1900’lü yıllardan bir davetiye aktarayım size ;“Muhterem efendim,Teşrin’i saninin 21’inci gününe müsadif Cuma akşamı, Hristo’nun Meyhanesi’nde taam eylemek ve hususi bir eğlence tertip ederek vakit geçirmek istiyoruz. Sizi pek seven cümle dostlarımız teşrif edeceklerdir. Binaenaleyh, icabetiniz bizim içün mücib-i şeref olacaktır. Bu lütfu bizden esirgemeyeceğiniz ümidi ile takdim-i ihtiram eyleriz efendim.Pera sahaflarından Şener Efendi.”Nezakettir, zarafettir..!Adab-ı muaşerettir.”Milli”dir..!Hem de Üstelik, AKP’nin “milli”sidir..?Bu arkadaşların döneminde “milli” oldu.Rakıyı “milli içki” olarak tescilleyen Türk Patent Enstitüsü Başkanı, o makama, AKP tarafından atandı… Eşi de, AKP milletvekili…!Ki o milletvekili, Suudi Arabistan Riyad Eğitim Fakültesi İslami İlimler mezunudur iyi mi…Dolayısıyla, “rakı balık Ayvalık” gibi, zincirleme reaksiyonla, AKP’nin “milli”sidir!“Rakı içeceğinize meyve yiyin,kavunun yanına 35’lik salkım açın”filan gibi gayri ciddi yaklaşılamaz ona..!Ciddiyet ister.Fava, pilaki, şakşuka, memleket “meze”lesidir..Yurtseverdir…!İki tek attın mı ” n’olacak bu memleketin hali ?”diye aslaa endişelenmezdin, aksi olsa…Evrim Teorisi’nin kanıtıdır..!fazla kaçırırsan, özüne dönersin,yani maymun olursun…:) mutluyumBilimdir…!Maymun değilsek bile; ne anlamı var onsuz, radika’nın, cibes’in, turp otu’nun, inek miyiz biz? Madem gıcıksın rakıya,niye balık avlıyorsun boşu boşuna?Şerbetle mi yiyeceksin lüferi..?“Fevkalade”dir..“Aliyül’ala”dır..”Kadın” dır…!1926’da üretime başladığında, rakılarına şu isimleri koymuştu Tekel, Cumhuriyet’in ilk yıllarında.. “Sevim, Elif, Hanım, Denizkızı, Üzümkızı, Jale” isimlerini taşırlardı…Botoks’tur aynı zamanda.”Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır..!” mesela…En kaknemi bile bir başka görünür gözüne,içilir, güzelleşilir….!Hayatın anahtarıdır.Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar.“çilingir” sofrası denmesi, ondan..Kontörsüz muhabbettir… Kahkahadır…!İçki içen,neler yaptığını hatırlamaz; rakı içen hatırlar..! Acısıyla tatlısıyla hatıraları kaydedenhard disk’tir çünkü…Tıp bazen çaresizdir. O ilaçtır.Dişe de, Gurbete de iyi gelir…!Herkesin gençlik hatası olabilir,önce bira içersin…Sonradan para kazanınca,şarap içmeyi bi matah zannedersin…!Amerika’da kamyon şoförlerinin içtiği viskiye Etiler’de, Reina’da bi kamyon parası ödersin, o ayrı. Kürkçü dükkânıdır Rakı…,Döner dolaşır, gelirsin….!Çocuktur… Ağlarsın…Orhan Gencebay’dır.Entel dantel barlarda dinlemeye utanırsın.Ama hepimiz biliriz ki, ezbere bilirsin…Tatlıses’tir. Realite’dir…!Peynir, Rakı, Kavun, (PRK), örgüttür.Ama, bölücü değil, birleştirici örgüt…!Türk’ü de içer, Kürt’ü de..!Çerkez’i de içer Ermeni’si de..!Laz’ı da içer Yahudi’si de….!Rumlar öyle bi meze yapar ki,AB’ye almasalar da helali hoş olsun,Kıbrıs’ı veresin gelir…!Orhan Veli’dir…!“Şiir yazıyorum,şiir yazıp eskiler alıyorum,eskiler verip musikiler alıyorum,bir de rakı şişesinde balık olsam..!”dır.Şiirdir…!Dönülmez akşamın ufkudur aynı zamanda…Ve…,Mustafa Kemal’dir…Rakı!Rakı içiyordu diye ” sarhoş ” demeye getiriyorsan eğer.., “sarhoş kafayla kurupyücelttiği bu memleketi,ayık kafayla niye yönetemiyorsun..? “diye sorarlar adama…!Oof, oofff çok uzattım…!Vakit tamam, güneş batmak üzere,bana müsaade,*cümleten şerefe…!*
Ameliyatsız Burun Estetiği Nedir?
Enjeksiyon burun estetiği veya kısa süreli olarak da bilinen cerrahi olmayan bu işlem, düşük riskli, konforlu ve günübirlik bir operasyondur. Daha az acı ve daha az aksama süresi vardır.
Ameliyatla ilgili masraf veya aksama masraflarını karşılayamayanlar veya gerçekten cerrahi müdahaleden çekinen ve cerrahi müdahaleye uygun olmayan kişiler için, böyle bir seçeneğin olduğunu duymak oldukça rahat olabilir.
Cerrahi olmayan rinoplasti, büyük bir burnun boyutunu küçültemezken, simetri oluşturma veya kontur düzensizliklerinin düzeltilmesi, aslında burun yüzünde daha küçük görünmesini sağlayabilir.
Cerrahi olmayan rinoplasti aşağıdakiler için faydalı olabilir:
- Çevreleyen dokuyu doldurarak yumru görünümünü azaltmak
- Kötü depresyonları, ezikleri veya olukları azaltın veya ortadan kaldırmak
- Simetri geliştirmek
- Sarkık burun ucu üzerinde kaldırma etkisi yaratmak
- Yassı köprüyü yükseltmek veya yuvarlak bir ucu vurgulamak
- “Kepçeli” veya “eyer burun” profilini düzeltmek

Cerrahi Olmayan Rinoplasti Nasıl Yapılır?
Pürüzsüz, daha simetrik bir görünüm elde etmek için doldurulması gereken alanlara enjekte edilebilir bir dermal dolgu maddesi küçük miktarlarda enjekte edilir. Dolgu maddesi kişiye özel ihtiyaç planlanarak istene sonuç birlikte değerlendirilerek uygulanır. Sonrasında touch up için bir veya birkaç seans planlanabilir
Ameliyatsız Burun Estetiği Güvenli midir?
Genel anestezi yerine sadece lokal anestezi ile uygulanır. Bu ve gerçek bir kesim olmadığından, bu yöntem cerrahi bir rinoplasti prosedüründen daha az risk taşır. Bununla birlikte, aşağıdakileri içeren bazı riskler vardır:
Aşırı duyarlılık reaksiyonları
Enfeksiyon
Topaklı, asimetrik veya başka türlü tatmin edici olmayan estetik sonuçlar
Nazal cilt hasarı
Cerrahi Olmayan Rinoplasti ile Neler Başarılmıyor?
Daha küçük bir burun, daha ince bir köprü, büyük bir çıkıntı veya daha dar bir uç istiyorsanız, bu işlem hedeflerinize ulaşmayacaktır. Cerrahi olmayan rinoplasti solunum problemlerini iyileştiremez veya sapmış bir septum gibi iç kusurları düzeltemez.
Ayrıca (veya başka bir prosedür) size “mükemmel”, tamamen simetrik bir burun veremez. Her zaman olduğu gibi, estetik ameliyatın amacı mükemmellik değil çok daha kabul edilebilir , eskisine oranda daha hoş bir görünüm elde etmek olmalıdır .
sosyal medyayı , normalde aktif olarak kullanıyorum , ancak son zamanlarda gelen reklamlardan ve önerilerin içeriğinden ,meslektaşlarımın sayfalarından , instagramın doktorlar tarafından reklam ,insanları etkilemek için sorumsuzca kullanılmasından bi tık 🙂 rahatsız olarak aklımda kalanları paylaşmak istedim 🙂
1 ) takipçi sayılarına bakıyorum , uçuyor !
2 ) sabahları tv kanallarına çıkıp halkımızı bilgilendiriyorlar ! bu ikisini zaten biliyorum nasıl organize edildiğini ve pazarlandığını ancak dakikalarca bizle konuşup açıklamalarımızdan tatmin olmayıp sabahın köründe yeni ve muhteşem buluşmuş gibi anlatılan işlemleri hastalarımızın sanki özel buluşlarmış gibi bize sorması rahatsız etmiyor değil 🙂
Sevgili Sunay Akın gibi öyleyse BAKIN BAKIN size ne anlatıcam 😉

dergi yayını , 1-2 tv kanalı, bazen iyi ödeme yaparsanız ana haber bülteni paket program bol sıfırlı hemde euro 😉 nereden mi biliyorum teklifler geldi , yaaaa hemde bir kaç kez , ilkinde saf saf dinledim , hocam sizinle program yapmak istiyoruz falan, sosyal medyada çok güncelsiniz hasta sayınız çok iyi vs vs , işin rengi sonra çıktı , şimdi artık başlangıç cümlesinden sonra ben ücret almadan çıkmıyorum diyorum , hızlı son ile konuşma bitiyor:)
3 ) muayenehane açalı 2 sene olmuş , hergün muayenehaneye gelen bir iki üç kişi memnuniyetinden çıkar çıkmaz methiyeler düzmüş , buna da son zamanlarda gıcık oldum , yahu 30 senelik doktoruz 2-3 kişi yorum yapmış , son zamanlarda yorum yapmassanız burnunuzu alçılı bırakırım diye tehdit ediyorum 🙂
4 ) dünyanın en güzel burunlarını onlar yapıyor , hiç sorun yok ve kusursuz sağolsun photoshop ve digital medya pazarlama dünyası . onun için bir sürü hasta ameliyat oldum hala nefes alamıyorum burnumda şuda var buda var diye dolaşıyor , bu nedenle son dönem 8 günde yaptığım 8 ameliyatımıda paylaşmaya karar verdim (ne yapıyorsam o , filtresiz seçmeden ) bu seferde bazılarını story e koydum diye sorun oldu 🙂
5 ) youtube videoları , sevgili meslektaşlarım bilgilendirmek için bu kadar çekimler , bıcır bıcır konuşmalar ,pazarlamacılara , google instagram vb platformlara ücret ödemeler , sonra üst sayfalarda yer alıp , ikide bir karşımıza çıkmalar vs vs hepsine ve bu kadar reklam karşısında kararsız kalacak ve fiyata göre doktor seçecek hastalarımıza kolaylıklar diliyorum , elbet sonunda en doğruyu ve güzeli bulacaklardır 😉
sonuç siz siz olun doktorunuzu yüz yüze seçin elbet sosyal medya yönlendirecek ama çokta kapılmayın 🙂
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz
veeee ek olarak türkçe bilmeyenler için ;
Please do not confuse your Google search with my medical degree !!!!!!
Sosyal medya yorumları yıllar evvel web sitemi kurduğumda ( hala sayfalarımda var ) bu yorumlarla ilgili çokta ciddiye alınmaması gerektiğini ,neye göre niçin ve nasıl oluşturulduğunu kendimle ilgili yorumlarıda yazarak dile getirmiştim . Evet olumlu yorumlar herkesi memnun ediyor , bence zararsız ve bi nedenle insanlar memnuniyetini daha fazla kişiye ulaştırmak istiyor ,faydalanabilsinler vb nedenlerle .Ancak olumsuz yorumlarda dikkat etmek gerek bence ; olumlu yorumlar içtendir , olduğu gibidir ,mutluluğu ve yaşadığını paylaşırsın sadece . aksine olumsuz yorum yazmak zeka ister, doğru ifadelerle, amacını aşmadan bilgi ve görgü kapasitenle yazmalısın sonuçta senin adınla herkes okuyacak , karalamak isterken komik duruma da düşebilirsin ……..
Yıllar sonra ayvalıkta açtığım muayenehanede yorumlar hep beş yıldızken 🙂 , sonra vatandaşın bir yıldız verdiği yorumu okuyunca bişiler yazmak istedim, Tabiki bunu kendi özelimde yapacağım 😉 hemde gülümseyerek .
Sosyal medya çok büyük bir güç , aslında böyle olmalı mı hiçte bilemedim 🙂 herhangi bir nedenle nasıl yaşandığı bile muamma olan olayı istediğin gibi herkesin göreceği ve algı oluşturacağı şekilde yazmak çok doğru olmasa gerek diye düşünüyorum . Bu nedenle olumsuz yorumlara dikkat etmek gerek .Kendi özelimde arkasında cihaz , eğitim , deneyim vs maddi ve manevi hayal etmekte bile zorlanacağınız bir hizmeti internet yada komşu bilgilerinizle sınarsanız olmaz hemde hiç olmaz .
Kendi özelimde devam edersek ; Bizler doktoruz alanında uzman kişileriz , tıbbi deneyimlerimiz birikimlerimiz ve kanıta dayalı istatistiklere göre konuşuruz , Bu nedenle ,insanların duymak istediklerini söylemek yada sürece etkisi olan hatalı davranışlarını görmezden gelmek gibi popülist olmamızı kimse beklemesin . Hele Google amcadaki bilgi kirliliğinde kaybolarak aklında kalanlarla soruna bile odaklanmayan kişilerle mücadele etmeyiz , edemeyiz .Çünkü biz bilimle , eğitimle ,tecrübe ile konuşur ,durum tespiti yapar çözüm yöntemlerini açıklarız . gerisi tamamen hizmet alan kişiye bağlıdır . Çocuklarını nasıl büyütecekleri yada kendi yaşam kalitelerini nasıl sürdürecekleri bireysel sorumluluklarıdır .
Bu nedenle o yorumuda nazar boncuğu olarak görüp psikolojimi bozmadan gülümsüyorum :). Siz siz olun olumsuz yorum yazmak yerine muhatabına söylemeyi deneyin , bence daha iyi bir yaklaşım olacaktır 😉
ilgileniyorsanız aşağıdaki makaleyi okuyabilirsiniz 😉
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HAKKINDA AYDINLATMA METNİ
Dr Cenk EROL tarafından sizlere sunulmakta olan sağlık hizmeti sürecinde tarafımıza sağlamış olduğunuz kişisel verilerinizin toplanması, saklanması ve işlenmesi konularında sizi bilgilendirmeye yönelik olarak hazırlanan bu metni siz değerli hastalarımızın dikkatine sunarız.
Bu bilgilendirme 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”), 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleri doğrultusunda veri sorumlusu sıfatıyla Dr.Cenk EROL muayenehanesi tarafından yapılmaktadır.
Mevzuat kapsamında kişisel verilerinizi ve sağlık hizmetine mahsus “özel nitelikli” kişisel verilerinizi bu aydınlatma metninde açıklandığı şekilde, kaydedebilecek, arşivleyebilecek, güncelleyebilecek, aktarabilecek, sınıflandırılabilecek, KVKK ve ilgili mevzuatta sayılan şekillerde işleyeceğiz.
Bu bilgilendirme metnine konu olan kişisel verileriniz Dr.Cenk EROL tarafından sağlanmakta olan sağlık hizmetleri esnasında elde edilmektedir. Veri toplanması yüz yüze görüşmeler esnasında gerçekleşebileceği gibi, telefon , internet sitesi, eposta, dijital mesajlaşma platformları ve sosyal medya kanalları aracılığıyla da elde edilebilmektedir.
Açık Rızanız Doğrultusunda İşleyebileceğimiz Kişisel Verileriniz ve Bunların İşlenme Amaçları;
Kimlik Bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz;
İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz
Muhasebese Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz; sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz; muayenehanemizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz.
Sağlık Bilgileriniz: Muayene verileriniz, tıbbi özgeçmişinize ait veriler, tıbbi soy geçmişinize ait veriler, laboratuvar sonuçlarınız, tıbbi görüntüleme sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene randevu bilgileriniz, reçete bilgileriniz, ameliyat öncesi ve sonrası fotoğraflarınız, üçboyutlu görsel verileriniz, klinik takip ve endoskopi videolarınız. Muayene öncesi danışma, teşhis, tedavi ve takip sürecinde doktorunuz ile dijital ortamda (E-posta, SMS, sosyal medya, dijital mesajlaşma platformları vb.) yapılan tüm görüşme ve yazışmalar. İşlem öncesinde size sunulan tüm aydınlatma metinleri ve onam formları. Diğer sağlık kuruluşlarında kayıt altına alınmış ve bizim kliniğimizdeki dosyanızda bulunması tıbben gerekli görülen (konsültasyon notları, ameliyat notları, tetkik sonuçları) sağlık verileriniz de bu kapsamdadır
Dr.Cenk EROL muayenehanesi tarafından elde edilen kişisel verileriniz her şeyden önce size etkili, güvenli ve kaliteli bir sağlık hizmetinin sunulması amacıyla kullanılacaktır. Kişisel verilerinizin genel kullanım amaçları arasında kimliğinizi teyit etme, doktor hasta iletişiminin sağlanabilmesi, kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin planlanması ve etkin bir biçimde yürütülmesi, sağlık hizmeti finansmanının planlanması ve yönetimi, muayenehanemizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi, ilaç ve malzeme temini bulunmaktadır.
Kurum içi risk yönetimi, kalite geliştirme faaliyetlerinin yerine getirilmesi, hasta memnuniyetinin ölçülmesi, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi amaçlarıyla kişisel verileriniz kullanılabilir.
Anlaşmalı olduğumuz kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi, sağlık hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması, sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketleri ile talep edilen bilgilerin paylaşılması amacıyla kişisel verileriniz işlenebilir.
İlgili mevzuatlar uyarınca Maliye bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması, düzenleyici ve denetleyici kurumlarla, resmi mercilerin talep ve denetimleri doğrultusunda gerekli bilgilerin temin edilmesi, ilgili mevzuat gereği saklanması gereken sağlık verilerinize ilişkin bilgilerin muhafaza edilmesi, sağlık hizmetlerimize ilişkin her türlü soru ve şikâyetinize cevap verilmesi amacıyla kişisel verileriniz kullanılabilir.
Özel nitelikli kişisel verileriniz açık rızanız doğrultusunda diğer hastaların ve kamuoyunun eğitimi ve bilgilendirilmesi, bilimsel araştırma ve eğitim amacıyla kullanılabilir. Tedavi sürecinizde elde edilen görsel veriler fonksiyonel ve/veya estetik ameliyatlardan sonra elde edilen kozmetik sonuçların değerlendirilmesi amacıyla kullanılacaktır.
KVKK Gereği Kişisel Veri İşlenmesinde Açık Rıza Aranmayan Haller
Aşağıda yer alan hallerden en az birinin bulunması durumunda kişisel verilerinizin Açık Rıza’nızın bulunmadığı durumlarda da işlenmesi mümkün olacaktır.
Kanunlarda açıkça öngörülmesi,
Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması,
Dr.Cenk EROL ‘un hukuki yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için zorunlu olması,
İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması,
Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması,
İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, Dr.Cenk EROL’un meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması.
Ayrıca sağlıkla ilgili kişisel verileriniz ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, size ait tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, aldığınız sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, Dr.Cenk EROL tarafından Açık Rıza’nız aranmaksızın işlenebilecektir.
Kişisel Verilerinizin Yurt İçine veya Yurt Dışına Aktarımı
Dr.Cenk EROL tarafından sunulan sağlık hizmetleri esnasında oluşturulan ve toplanan kişisel veriler diğer sağlık hizmeti sunucularına konsültasyon amaçlı olarak aktarılabilir. Açık rızanız olması halinde özel nitelikli kişisel verileriniz aday hastalara klinikte gösterilebilir veya internet üzerinden dosya paylaşımı ile aktarılabilir. Açık rızanız olması halinde içinde fotoğraf ve videolarınızın da olduğu nitelikli sağlık verileri uluslararası bilimsel kuruluşlara aktarılabilir. Bilimsel makalelerin, kitapların, kongre bildirilerinin hazırlanma, sunum veya basım süreçlerinde hastalara ait görsellere sıkça yer verilmektedir. Hastaların açık rızaları alınarak kendilerine ait görsel materyaller ve diğer kişisel veriler bilimsel kuruluşlara ve yayın kuruluşlarına aktarılabilir.
Hizmet alanlarımıza ait kişisel verileriniz özel sigorta şirketleri, Sağlık Bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, TC Mahkemeleri ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri aktarım şartları ve amaçları çerçevesinde yurt içindeki üçüncü kişilere aktarabileceği gibi yurt dışına da aktarabilecektir.
Kişisel Verilerinizin Toplanması ve İşlenmesinin Yöntemi ve Hukuki Sebepleri
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda elde edilebilir ve işlenebilir. Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde hasta kayıtlarının düzenli olarak tutulması ve gerektiğinde hastanın kendisine ve yasal makamlara sunulabilmesi yasal bir zorunluluktur. Mali kayıtların düzenli olarak tutulması yine şahıs ve kurumların vergi yükümlülükleri açısından zorunludur. Özellikle cerrahi branşlarda hekim hasta ilişkisi yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğinin saptanabilmesi için tedavinin çeşitli aşamalarında standardize görsel verilerinizin toplanması gerekebilmektedir. Bu veriler herhangi bir anlaşmazlık durumunda hasta, avukatları veya görevli mahkemeler tarafından talep edilebilmektedir. Kişisel verilerinizin toplanması ve işlenmesine ait hukuksal sebeplere; 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Sağlık Kuruluşları Yönetmeliklerini inceleyerek ulaşabilirsiniz.
Kişisel Verilerinizin Muhafaza Edilmesi
Kişisel verileriniz, amaçla sınırlılık ilkesinin bir gereği olarak Dr.Cenk EROL tarafından işlenmesini gerektiren süre ile sınırlı olarak işlenmekte, sürelerin dolması ardından ise silinmekte, yok edilmekte veya anonim hale getirilmektedir. Bu süre hastadan hastaya ve veriden veriye değişiklik gösterebilir. Kişisel verilerinizin bir kısmı klinik dosyalarımızda, protokol defterlerimizde ve mali kayıtlarımızda yazılı olarak saklanmaktadır. İletişim verileriniz kliniğimize ait cep telefonunun dahili ve SİM kart hafızasında saklanmaktadır. Elektronik ve dijital verileriniz hem klinik bilgisayarlarında, yedek sabit disklerde, hafıza kartlarında, USB sürücülerinde, e-mail sunucularında ve bulut bazlı veri depolama sistemlerinde saklanmaktadır. Ön görüşme, tanı, tedavi ve takip sürecinde sosyal medya aracılığıyla ortaya çıkan kişisel veriler oluşturuldukları platformların ilgili hesapları ve kayıtları içerisinde saklanmaktadır. Kişisel verileriniz kliniğimizde tarafımca mümkün olan en iyi şekilde saklanacak ve Prensip olarak sağlık verileriniz öngörülemeyen bir afet, kaza, hırsızlık vb. durumlar oluşmadığı sürece Dr.Cenk EROL tarafından işlenmeye gerek kalmayana kadar muhafaza edilecektir.
İlgili Kişi Sıfatıyla Kişisel Veri Sahibinin Hakları
Dr.Cenk EROL tarafından toplanan, işlenen ve aktarılan kişisel verilerin sahibi olarak siz değerli hastalarımız bu başlık altında ve/veya KVKK kapsamında anılan haklarınızı, işbu Aydınlatma Metni ve mevzuatta öngörülen usul ve esaslar dahilinde kullanmak istemeniz yahut Dr.Cenk EROL muayenehanesine başvuru yapmanız halinde, başvurunuzda yer alan talepleriniz, talebin niteliğine göre en geç otuz (30) iş günü içinde ücretsiz olarak sonuçlandırılacaktır.
Ancak, işlemin Dr.Cenk EROL için ayrıca bir maliyeti gerektirmesi hâlinde, Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenen tarifedeki ücretin talep edilmesi söz konusu olabilecektir.
Görüntülü Görüşme Muayene Randevusu
- Görüntülü görüşme gün ve saat randevunuzu planlayın . MÜMKÜNSE BİR ZAMAN ARALIĞI BELİRLEYİN
- WHATSUP üzerinden 05013256670 numaraya Ad Soyad , konu ile ilgili kısa mesaj gönderin .
- Talebiniz üzerine ameliyat ,muayene vb nedenlerle müsaitlik durumuna göre en hızlı şekilde randevunuz oluşturulacaktır.
- Randevunuzu aldıktan sonra ödeme yapmak için aşağıdaki IBAN Hesabına Havale yaparak ödemenizi gerçekleştirin. (2021 yılı ücreti 20 dakika için 100,00 TL dir)IBAN TR58 0001 2009 8690 0093 1018 17 (CENK EROL )
- DEKONT ,TC , VARSA YAPILAN TETKİKLERİ TELEFONUMUZA GÖNDEREBİLİR , RANDEVUYA HAZIR HALE GELEBİLİRSİNİZ .
- Randevu saatinden 5 dakika önce HAZIR OLUN VE HEKİMİNİZİN toplantıyı başlatmasını bekleyin.
botox ve dolgu uygulamalarımız da FDI onayı olan son derece kaliteli ve etkinliği kanıtlanmış ürünleri kullanmaktayız…..
sonuçların gerçekçi ve kabul edilebilir olabileceği durumlarda uygulama yapıyoruz ….
klinik şartlarında ve minimal invasiv teknik kullanıyoruz ……
detaylar için ön görüşmeye bekliyoruz
eski yazılar
beyin göçü ,bir doktor hikayesi
Hey Doktor, Nereye? Daha Karpuz Kesecektik…
Son günlerde yine gündemde, doktorların iş koşullarının ağırlığı, hasta ve hasta yakını tacizleri, mesai yoğunlukları, iş tatminsizlikleri, uzmanlık sınavı sorunları, yurtdışına kaçma istekleri vs. vs. vs.
Şaşırıyor muyuz? Tabii ki hayır, alıştık artık, alıştırıldık… Oysa en kötüsü de bu değil mi? Alışmak, kanıksamak… Çok acı ama yıllardır sağlık sistemi öylesine bilinçli ve plânlı bir şekilde çökertildi ki, bu çaresizlik göz göre göre geldi. Peki, kim zararlı çıktı bu işten, hiç düşündünüz mü? Sadece doktorlar ve tüm sağlıkçılar mı? Hiç sanmıyorum, öyle düşünürseniz yanılırsınız. Tüm toplum, başta da o doktorlara sayıp döken kesim, sizler zararlı çıktınız bu işten. Gidecek hastaneniz, tedavi olacak ilacınız kalmadı, ameliyat olacak yeriniz kalmadı. En kötüsü, sizin haberiniz bile olmayan koruyucu sağlık sistemleri kalmadı. Ha, evet, çok sıra oluyor, hastalar tedavi olamıyor diye kapatılan SSK Hastaneleri yerine özel hastanelere gidebiliyorsun artık, kaç para veriyorsun peki? İlacını alınca kaç para gidiyor cebinden. Eskiden devletin ödediği pek çok ilacı artık cebinden alıyorsun, farkında mısın? Bir safra kesesi ameliyatı olman gerekse, kaç para fark ödeyeceksin? Neyse, kabahatin hepsi de senin değil ya biz de iğneyi kendimize batıralım biraz, senin çuvaldızdan sonra.
Bu iş taaa 1970’lerden bu yana çöküşte, yavaş yavaş, ısıtılan kurbağa misali. Adım adım aldı tüm kaleleri elimizden kapitalist sistem. Bu sistemde bireye yer yoktu ki, nasıl almasın? Doktor çok kazanıyordu, yani göz koyulacak bir para vardı ortada. Aslını isterseniz, çok para kazanan da yoktu o kadar. Elbette, işini iyi yapan, çok ihtiyaç duyulan, deli gibi çalışan karşılığında da iyi kazanan doktorlar vardı. Ama büyük çoğunluk köyde, kasabada, sahada, devlet hastanelerinde, polikliniklerde, verem savaşlarda, sıtma savaşlarda bütün gün köyden köye, hastadan hastaya, ameliyattan ameliyata koşturuyor, karşılığında da eğitimi ve kariyeriyle orantılı bir kazanç elde ediyordu. Memurlar içinde en iyi kazanan gruplardan biriydi, çünkü en ağır eğitimi alarak oraya gelen ve gece gündüz çalışan da onlardı. Elbette küçük bir azınlık, muayenehane hekimi de vardı çok kazanan. İşini gereğince yapmayan, suiistimal eden yok muydu, o da vardı; her meslekte olduğu gibi. Yine de hekimler hep göz önünde ve hep hedefteydi. Ama yine de yaptıkları işe, aldıkları eğitime duyulan bir saygı ve sevgi de vardı.

Derken, günün birinde ülkenin yönetimine el koyan askerlerin de ilk hedefi onlar oldu, nedense? Önce dediler ki: “Bir doktor nasıl olur da Albay’dan fazla maaş alır, derhal değişecek”. Sonra dediler ki: “Askerler mecburi hizmete gidiyor, o halde doktorlar da gidecek”. İyi de askerler, lojmanıyla, kantiniyle, ordu eviyle tam teşekküllü birliklerde, yüzlercesi bir arada yaşarken, doktorlar penceresi kırık, suyu, yolu, elektriği, lojmanı, hiçbir teçhizatı, hasta muayene masası bile olmayan sağlık ocaklarına, babalarının öğrenciyken aldığı stetoskoplarla, tansiyon aletleriyle gittiler. Askerler daha okuldayken başlayan maaşları, erken emeklilik hakları, lojman, servis, ucuz iaşe olanaklarıyla yaşarken, doktorlar yapayalnız gönderildi oralara. Amacım kimsenin geliri ya da mesleğini hedefe koymak değil, yanlış anlaşılmasın ama o kadar okunan, zorlu sınavlarla, hiç bitmeyen uykusuz gecelerle, nöbetlerle, insan hayatının sorumluluğunun verdiği stresle yaşanan bu mesleği de lütfen kimse yabana atmasın. Yine kimse yanlış anlamasın, biz gitmeyiz de demedik, hepimiz nereyi çektiysek kurada gittik, yaptık mecburi hizmetimizi o zor koşullarda. İhtisas yapanlarımız bir sefer daha gittik, ona da bir şey demedik. Zira tıp okumayı seçen hiç kimse çok para kazanıp, rahat bir hayat yaşayacağını zannederek seçmedi o mesleği. Hepimiz idealler peşinde, insana, vatana hizmet için o yola çıkmıştık, kırılmadık, gücenmedik ama sorguladık elbette “neden?” diye. Zorlu sınavlar, sanki tüm sağlık sorunlarını uzmanlar çözermiş gibi ihtisas yapmayanın doktordan sayılmadığı, doktorun paragözlükle suçlandığı, “ne versek beğenmiyor bu doktorlar” diyen bakanların olduğu, sağlık dışından bakanların atandığı sağlık bakanlıklarının yönetiminde tamamen hedef saptırıp, sistemin aksaklıklarının suçlusu gibi doktorların gösterildiği ne günler yaşadı bu tıp mensupları, şimdiki gençler bilmez. Beceriksiz demeyeceğim, zira önlerine koyulan hedefe çok da emin adımlarla ilerleyen yönetimlerin hainlikleri karşısında, 12 Eylül sonrası budanan sivil toplum örgütleri, işlevsiz bırakılan sendikalar, bir de kendi amaçlarının dışındaki bir siyasete bulaşan/bulaştırılan tabip odalarıyla savunmasız kalan doktorlar bugün bu haldeyse, bu bir günde değil, onlarca yılda oldu; ilmek ilmek örülen bir ağın pençesine düşürüldü sağlıkçılar, ne yazık ki. Ve sonunda, sermaye sahiplerinin elinde oyuncak olan iktidarların da aymazlığı, iş birliği, ihaneti, artık nesi derseniz, hep birlikte son çiviyi de çaktılar tabuta.
Şimdiiii, geldik artık yolun sonuna. Tıp bitti. Maalesef öyle, kusura bakmayın. Daha çok doktor lâzım zannıyla açılan onlarca Tıp Fakültesinin büyük bir bölümünde değil doktor, nitelikli yardımcı sağlık personeli bile yetişeceğinden şüpheliyim şahsen. Toplasan bir elin parmaklarını geçmeyen öğretim görevlilerinin olduğu, pek çok bölümün hocalarının taşımalı eğitimci olarak görev yaptığı, pek çok dersin uygulamasının olmadığı, yetersiz, donanımsız, eksik bölümlü hastanelerde yapılan yetersiz tıp eğitimiyle, kadavra görmeden, enjeksiyon yapmadan, apse açmadan, sütür (dikiş) atmadan kaç doktor mezun oldu bugüne kadar, bir fikri olan var mı? Üç otuz paraya, performans filan denen ucube sistemlerle çalıştırdığınız, emeklilikte maaşını kuş kadar verdiğiniz doktorların salak olmadıklarını görmeniz ne kadar sürecekti? Unutmayın, bu insanlar tıbba en yüksek puanları alarak giriyorlar, yani zekiler. Ve artık, tünelin ucunda görünen ışığın karşıdan gelen trenin ışığı olduğunu görüyorlar. O yüzden de kaçıyorlar, başka işlere, başka ülkelere, kolay ihtisaslara. Artık kimse cerrah olmak istemiyor. Niye? Çünkü başka hiçbir meslekte olmayan “malpraktis” bir tek doktorlara reva görüldü, niye kendini üzsün? Deli gibi çalışsa da performansını şu ya da bu nedenle keseceğinizi bildiği zor işlere niye girsin, elini niye taşın altına koysun? Yurtdışına kaçıyormuş, neden kaçmasın? Senin partilin, gelinin, damadın, amcaoğlunun bacanağı üç satır eğitimi yokken para içinde, lüks içinde yüzüyor, bir de üstelik başını yönetenlerin çektiği güruhla birlikte doktora sövüp, sayıyorsa, eline satırı kapan doktorun odasına dalıyorsa, niye kalsın bu ülkede, niye yapsın bu mesleği? Pandemi olunca gördünüz, ne kadar ihtiyaç var doktora, ama yine de bir adım atmadınız, bu insanların bir nebze daha iyi yaşaması için. Şimdi çıkmış, iki ay için kamu ulaşım araçlarından ücretsiz yaralanmaları için kararname filan çıkarıyormuşsunuz. Anlaşılan seçim var yakında. Aman istemez, kalsın. Doktor, hemşire, sağlık personeli kim varsa, sadaka istemiyor. O kutsal emeğinin, alın terinin doğru dürüst ve hakkaniyetli karşılığını istiyor. Sorunlarının çözülmesini istiyor ayrıca, sadece emeğine yakışır gelir değil. Emekliliğinde doğru dürüst, asker gibi, hâkim gibi, vali gibi, kaymakam gibi, daire başkanı gibi yaptığı işle, statüsüyle, eğitimiyle orantılı düzgün bir emekli maaşı alabilmek istiyor. Şu anda bile en geç emekliliğe mahkûm edilen kesim doktorlar, haberiniz var mı? Biliyor musunuz ben emekli olup, özel sektörde çalıştığım için maaşımın % 30’u kesiliyor? Hangi hâkimin emekli olup avukatlık yaptığında, ya da hangi mühendisin emekli olup danışmanlık yaptığında, hangi öğretim görevlisinin emekli olup özel üniversitede hocalık yaptığında maaşı kesiliyor? Yapmayın, hiçbir meslek grubu, hiçbir insan bu ayrımcılığı hak etmiyor.
Gider o doktor, bu kadar emeği, bilgisi, doğru düzgün yaşama talebi karşılığında sadece hakaret gördüğü, itilip kakıldığı bir ülkeden, kendisine adam gibi koşullar sağlayacağını umduğu başka ülkelere. Son yıllarda kaçanların sayısı binlerle ifade ediliyor. Aynen bu şekilde, “kaçanlar” denilerek. Kaçmıyor o doktor, bir defa bu terminolojide anlaşalım. Kolay mı zannediyorsunuz o kadar okumanın, o kadar yorulmanın sonrasında böyle bir karar vermeyi, yeni bir dil öğrenmeyi, yeni bir ülkeye alışmayı, ana babasından, sevdiklerinden uzağa gitmeyi, belki de aldığı tüm diplomaların kabul edilmeyip, yeniden sınavlara girecek olmanın yükünü göze alabilmeyi, çekip gitmenin hesabını kendine verebilmeyi. Ben de bugün yeni yetme bir doktor olsam, inanın gidebilmek için elimden gelen her şeyi yapardım herhalde. Kaybeden kim sonuçta? Doktor mu, ülke mi? Onca emeğin, onca masrafın karşılığında yetişen o genç kimin işine yarıyor?
Doktor, doktor olabilmek için çok emek veriyor. Sadece Tıp Fakültesi kazanmakla bitmiyor işler. Uykusuz geceler, ağır sınavlar, TUS hazırlıkları, uzmanlık eğitimleri, uzun nöbetler arasında evlenmesi, çocuk sahibi olması bile yıllar sonraya erteleniyor. Çocuğunun büyümesini bile göremeyen, mezuniyetinde, doğum gününde yanında olamayan, hayatı ıskalayan anneler, babalar. Ne için? Herkesten geç mesleğe başlaması emekliliğinde bile dezavantaj. Sonrasında da ömür boyu bitmeyen, okuma, araştırma, hızla değişen tıp bilgilerini takip zorunluluğu. Gece yarısı çalan telefonlar, çalınan kapılar, asansörde üç kat çıkana kadar bile danışılan konular; akıllı adam işi değil kısacası. Yine de o sevgi, o ideal, o özveri bütün bunların üstesinden geliyor ki, hâlâ en çok tercih edilen okullar. Sağlık en önemli varlığımız, bu pandemi hiçbir şey öğretmediyse de bunu öğretti bize. Bu kadar bireysel çabalara bağlı yürüyen gelişen bir mesleğin arkasında devleti de görmek istemesi çok mu, doktorların?
Devlet adil olmak zorunda. Benim görüşüme göre devletin temel dört ana görevi vardır. Vatandaşları için emniyet, eğitim, adalet ve sağlık hizmetlerini sağlamak. Diğerleri yan görevleri ya da bunun türevleri ya da düzenleyici görevleri olabilir. Ama bu dört temel konu vatandaşın temel vatandaşlık hakkı olarak devletten almak zorunda olduğu temel insani haklarıdır. Siz eğitimi de sağlığı da özelleştirmeye çalışırsanız o ülkenin ana damarlarını kesmiş olursunuz ve ne yazık ki, öyle de oldu.
1960’larda çok güzel şekilde organize edilen ve tüm eksiklerine, aksaklıklarına rağmen hepimizin de bir dönem parçası olduğumuz sağlık ocakları, sağlık evleri sistemi her nedense özelleştirilip, adı aile hekimliğine çevrildi, ne geçti elimize? Tüm mülkiyet hakları devredilip hekime, yine tüm yönetsel fonksiyon bakanlıkta olunca tek kaybeden kim oldu peki? Tabii ki doktor. Özlük hakları tırpanlandı, koruyucu hekimlik rafa kalktı. Aile hekimi tatile gidemiyor, biliyor musunuz? Hasta olamıyor. Neden? Çünkü geliri kesiliyor.
Koca koca hastanelere, sırf birilerini zengin etmek için devasa paralar harcayıp, devasa borçlara girip, içine koyacağınız personele yatırım yapmadıkça, üstün nitelikli profesyoneller yetiştirmek yerine, sisteme köle olması için yarım yamalak yetiştirdiğiniz kişilerle o güzelim binaları içi boş birer beton bina olarak ne yapacaksınız acaba? Şu anda bu sistem hâlâ yürüyorsa, bunu o ilk günkü ideallerini içlerinde alev alev taşıyan meslektaşlarıma borçlusunuz. Ama bu sistem gitgide eriyor haberiniz olsun. Arkası aynı kalitede gelmiyor. Kantite her zaman kaliteyi beraberinde taşımıyor, hatta aşağıya çekiyor. O nitelik de üçüncü dünya ülkelerinden ithal hekimlerle çözülemez. O kadar basit değil.
Bugün Cumhuriyet Bayramı. Cumhuriyet’in o yoksul ve eğitimsiz Anadolu toprağında nasıl bir mucize yarattığını bir kez daha düşünme zamanı. Cumhuriyet’in en hızlı çözdüğü, en yüksek seviyeye getirdiği işlerin başında sağlık geliyordu. Bugün el birliği ile geldiği, getirildiği noktayı görünce üzülüyor insan. Sağlık sistemindeki çöküşün, çaresizliğin faturası sadece sağlıkçılara mı ait peki? Tüm halk nitelikli sağlık hizmetine erişimde sıkıntı yaşıyor, sadece farkında değil daha. Çünkü kendi başına gelmeden bu çöküşü görmek, evinde dizi seyreden kişiler için çok da mümkün değil. O yüzden, sistemin içinde olanların feryatlarına, söylediklerine, verdikleri işaretlere dikkat etmek lazım. Yöneticilerin görevi de bu seslere kulak vermek olmalı.
Kısacası, hamasi nutuklara karnı çoktan doydu meslektaşlarımın, yeter!
Haa, tüm çalışma yasalarına aykırı bir biçimde ayda 300 saat çalıştırılıp, sabah nöbet çıkışı direksiyonda uyuyan o gencecik kızın arkasından da timsah gözyaşları dökmeyin olmaz mı?
Kına yakma zamanı, buyurun önden…
Yazar Dr. Önder Cem Sezgin, Ankara, 29 Ekim 2021
Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Bademcik – Geniz eti Ameliyatı Hakkında
Bademcikler (Boğazımızın iki yanında) ve geniz bademciği (burnumuzun arkasında) vücudumuzun savunma sistemini oluşturan dokular arasında yer alırlar. Vücudumuz için zararlı hale geldiklerinde ameliyatla alınmaları gereklidir. Aksi taktirde, özellikle çocukluk çağlarında geriye dönmesi mümkün olmayan yapısal bozukluklara neden olabilirler. ( diş ve çene bozuklukları, yüz tipi değişiklikleri, kulak sorunları, işitme kayıpları, romatizmal organ hastalıkları, gelişme gerilikleri gibi.) Bunların dışında kişinin yaşam kalitesini engelleyerek performansının düşmesine zemin teşkil ederler. (sık hastalanan, sık antibiyotik kullanan, ağız açık uyuyup horlayan, ağız açık dolaşan, sürekli burnu akan, öksüren, çabuk yorulan kişiler gibi ).
Hastaların özellikle anne babaların bu durumları daha dikkatli değerlendirerek, ameliyattan çekinmemelerini öneriyoruz.
Ameliyat olmalımıyım ?
- Bir yıl içinde 4 – 5 kez veya son 6 ayda 3 kez, bademcik iltihabı oluyorsanız,
- Sürekli ağız açık uyuyor veya horluyorsanız,
- Kulakla ilgili sık iltihaplanma, tekrarlayan akıntı gibi şikayetleriniz varsa,
- İşitme kaybı mevcutsa,
- Uykuda nefesini tutma anlamına gelen apne nöbetleri varsa veya huzursuz uyuma mevcutsa,
- Tek taraflı aşırı büyüme varsa,
Yukarıdakilerden herhangi birine cevabınız evet ise siz ameliyat için adaysınız.
Çocuğum küçük, acaba ameliyatı kaldırabilirmi ?, yaşı uygunmu ?
Anestezi için kullanılan ilaçlar kilo hesabına göre verilir.Bu yüzden çocuk veya büyük açısından risk farklı değildir.Üstelik ameliyat sonrası toplanma küçük yaşlarda daha rahat ve kolay olmaktadır.Genelde bademcik ameliyatı için kesin bir kaide olmamakla birlikte 4 yaş ve üzeri uygulanması benimsenmektedir.
Ancak ;
- havale geçirmesine neden olan bademciklerde,
- uykuda nefes tutma nöbetlerine veya beslenme bozukluğuna neden olacak kadar iri bademciklerde,
yaş dikkate alınmaz ve küçük yaşlarda yapılan ameliyatlarda ileride olabilecek yapısal sorunlara engel olunabilir.
Geniz eti için yaş sınırı yoktur.
İşitme kaybı varsa kulaklarına müdahale edilecekmi ?
Çocukluk çağında işitme kaybının nedeni, bademciklerin ve özellikle geniz etinin öztaki borusunun ağzını kapatarak orta kulak havalanmasını bozmasıdır.Havalanmanın bozulmasından sonraorta kulakta steril bir sıvı toplanır.Başlangıçta su kıvamında olan sıvı bir süre sonra bal kıvamına gelir.Bu dönemde veya sonrasında kalıcı işitme kayıpları beklenebilir.Bundan dolayı çocuğunuzun işitmesinde azalma hissediyorsanız (genelde televizyonu yakından seyretme, sesini fazla açma, aileye veya öğretmenlerine ilgisizlik vebenzeri şekillerde anlaşılabilir.) ameliyat öncesi işitme testlerini yaptırmayı ihmal etmeyiniz.
İşitme testleri olarak odyometri ve timpanometriyi kabul ediyoruz.
Bu tetkikler her yaş grubuna rahatlıkla uygulanabilir.Testler sonrası işitme kaybı belli bir düzeyin altında ise bademcik ve/veya geniz eti ameliyatı esnasında, kulak zarına 6 ay ila bir sene arasında kalan sonrada kendiliğinden kulak yoluna düşen minik tüp yerleştiriyoruz.Ameliyat sonrası düzelme takibi işitme testleri ile yapılır.
- Bilinmesinde fayda olan dipnotlar :
- iri bademcik ve geniz eti olan çocuklar ameliyat sonrası büyüme gelişim ve iştah konusunda genelde belirgin bir iyileşme gösterirler.
- Tekrarlanan boğaz kültürlerinde tedaviye rağmen beta hemolitik streptokoklar üretiliyorsa, romatizmal risk açısından bademcikler alınabilir.
- Unutmayınız ! biz sadece bademcik ve/veya geniz eti ameliyatı yapıyoruz.Hastalandıklarında veya burunlarında bir sorun olduğunda (burun kemiğinde eğrilik, burun etlerinde büyüme, gripal enfeksiyon, farenjit vb.) boğaz şikayetleri veya burun tıkanıklığı yaşayabilirler.
- Bademciklerde direkt görüş alanına rağmen,geniz etinde görüş sağlayabilmek için endoskop denilen optik borular kullanılabilir.Bu muayene yöntemi burun tıkanıklığı konusunda kesin fikir verebilir.
- Yapılan araştırmalarda, sigara içilen evlerde, yukarıda anlatılan kulak(otit,işitme kayıpları) burun(tıkanıklık) ve allerji şikayetlerinin daha fazla olduğu saptanmıştır.
- Şayet hasta olan siz değilseniz, kendinizi hastanın yerine koyunuz.Uyurken ve yemek yerken gözleyiniz,yaşam kalitesinin bozuk olduğuna inanmıyorsanız ameliyata gerek görülmeyebilir.
Ameliyat hakkında :
Ameliyat çocukluk çağlarında uyutularak yetişkinlerde ise hastanın yaklaşımına bağlı olarak, lokal anesteziylede (uyuşturarak) yapılan bir müdahaledir.Diğer ameliyatlarlardaki risklerin mevcut olduğunu bilmelisiniz.
- Ameliyat sonrası ilk 24 saat özellikle ilk 6 saat kanama açısından önemlidir.Unutmayın bu yüzden hastanede yatırılmaktasınız.Kanama kontrolü boğazı zorlamadan tükürmek şeklindedir,ilk saatlerde kanla karışık olması normaldir.Hastanız kusabilir bu ameliyatta yutulanlar nedeniyle siyah kan şeklinde olacaktır,merak etmeyiniz.
- Ameliyattan çıktıktan sonraki 4 ( dört ) saat içinde hiçbirşey ağızdan verilmeyecek.İstisna olarak dondurma verilebilir, küçük çocuklarda susanırsa buz emdirilebilir.
- Süre bitiminde 24 saat(birinci gün) sadece sıvı-soğuk gıdalar alacak.
Örnek : su, süt, asitsiz meyva suyu, komposto.
- İkinci gün soğuk ve yumuşak gıdalar verilecek.
Örnek : yoğurt, muhallebi, soğuk tanesiz çorba, sütlaç, süte doğranmış ekmek içi, vb.
- Üçüncü,dördüncü ve beşinci günler ılık ve yumuşak gıdaların hepsi verilebilir.
Örnek : makarna, pilav, püre, yumuşak meyvalar vb .
- Altıncı günden itibaren on güne kadar normal ancak sert olmayan gıdalarla beslenilebilir.
- Ameliyattan sonraki birinci ve yedinci gün doktorunuza muayene olunuz. Bu ileride sıkıntı yaratabilecek problemleri ortadan kaldırabilir.
- On güne kadar nadirde olsa kanama ihtimali olabilir.Bu süre içinde doktorunuzla irtibatınızı kesmeyiniz.
- Ameliyat sonrası aralıklı olarak kulağınıza vuran ağrılar doğaldır.Bu tip ağrılar devamlı ve şiddetli ise doktorunuza danışınız.
- Sakız çiğnemek veya yutkunmak iyileşmeyi kolaylaştırır, dolayısı ile ameliyat sonrası boğaz ağrısını azaltır.
- Aspirin ve benzeri ilaçlar kanama yapabileceğinden kesinlikle verilmemelidir.
