sağlıkta dönüşüm

deli saçması bir olay.
bu tarz haberlere “ohhh olsun, doktorların da biraz burnu sürtülsün” diye tepki veren adamların fındık kadar aklı yok. siz bunlara ehe mehe diye sevinirken sağlıkta dönüşüm projesi adı altında ne kazıklar yediğinizin farkında bile değilsiniz…

yaşananları madde madde sayıyorum;

1) randevu sistemi geldi, hastane kuyrukları bitecek dediler, heyoooo dediniz…

şimdi sistem 3 dakikada bir poliklinik randevusu veriyor, siz daha şikayetlerinizi sayamadan doktor reçetenizi yazmış oluyor…

2) sevk almak kaldırıldı, isteyen istediği hastaneye gidecek dediler, olleeey çektiniz…

şimdi üniversite hastanelerinde ancak aylar sonrasına randevu alabiliyorsunuz…

3) mecburi hizmet yasası çıktı, her ilçeye, herkesin ayağına “uzman” doktor göndereceğiz dediler, gitsinler tabi ne ayrıcalıkları var dediniz…

ayağınıza kadar gelen o “uzman” doktorlar, hiçbir imkanı olmayan o ilçe hastanelerinde 2 senede paslanıp “il merkezine sevk uzmanı” oldu çıktı, mecburi hizmeti biter bitmez de çekti gitti…

4) doğu’ya da “uzman” göndereceğiz dediler, açılım dediler, analar ağlamasın dediler, megri megri dediniz…

doğma büyüme oralı doktorlar bile terörden kaçıp giderken, tek kelime kürtçe bilmediği halde şırnak’a atanan doktorlar ile anlaşamadınız, sadece karşılıklı bakıştınız…

gene ağlayan doktorun anası oldu…

5) tam gün yasası geldi, muayenehaneler kapanacak dediler, ohh olsun doktorlara, muayenehane çilesi bitti dediniz…

üniversitelerde bir tane hoca kalmadı, hepsi özele geçti, artık muayenehaneye değil, direkt olarak özel hastanelere gidiyorsunuz, paranız yoksa da üniversite hastanesinde başıboş kalmış asistan doktorlara ameliyat oluyorsunuz…

6) doktor sayısının artması lazım dediler, her yere tıp fakültesi açtılar, eski fakültelerin kontenjanlarını iki üç katına çıkardılar, bizim köye de tıp fakültesi isteriz dediniz…

çok değil 5 sene sonra, bir yakınınız kalp krizi geçirdiğinde hoca görmeden, hasta görmeden, kadavra görmeden tıp fakültesinden mezun olan çoluk çocuğun eline kalacaksınız, haberiniz yok…

7) artık hasta hakları var, canınızı sıkan doktoru şikayet edin dediler, şimdi yandın proseför yaktım çıranı dediniz…

doktorlar sizinle muhattap olmaz, ilacınızı kullanmayınca size kızmaz oldular, sizin sağlığınızı sizden çok umursamayı ise zaten çoktan bıraktılar, farkında bile değilsiniz…

8) malpraktis yasası çıktı, ameliyat iyi geçmezse hemen dava aç, çatır çatır tazminat alırsın dediler, parayı duyunca ağzınız sulandı, hemen mahkemeye koşup hacı dedenizin mezarını bile açtırdınız

defansif tıp yükselişe geçti, devlet hastanelerinde cerrahlar üç kuruş döner sermaye aldıkları ortamda yüz binlerce liralık tazminat davalarını göze alamaz oldular, çok riskli vakaları ameliyat etmemeye başladılar. zor bir ameliyat olacaksanız da size mecburen yine özel hastane yolları gözüktü…

9) genel sağlık sigortası geldi, sağlık güvencesi olmayan kimse kalmayacak dediler, yess be dediniz…

şimdi size her ay 300 lira prim borcu çıkarıyorlar…

yetmiyor bir de eczanede muayene parası, reçete parası, sorma ver parası derken elli kalem para alıyorlar…

10) daha bunlarla ilgili hiç abartısız 50 madde yazabilirim ama hadi sadede geleyim, şu son olayda bakıyorum gene oh olsun doktorlara moduna geçmişsiniz…

canım benim, minnoşum, tottişim, a benim sivri zekalım, sen sanıyor musun ki üniversite sınavında ilk bine giren adamlar 13-14 yıl tıp eğitiminin üzerine enayi mi ki 2 yıl pratisyenlik, 2 yıl uzmanlık, 2 yıl yan dal derken 6 sene mecburi hizmet yapsın?..

hem de bunu, sizin 6 gün bile dayanamayacağınız her gün çatışmaların olduğu, mayınların patladığı, mermilerin-roketlerin havada uçuştuğu yerlerde kendisinin ve ailesinin hayatını tehlikeye atarak yapsın?..

biraz kafası çalışanlar bütün bunları yapana kadar 6 ayda bir yabancı dil öğrenir, basar gider yurtdışına…

gitmek istemeyenler de uzmanlık ve yan dal ile hiç uğraşmaz, pratisyen olarak kalır, “önce dahiliye sonra da onun üzerine onkoloji uzmanı olacağım diye debelenip bütün gençliğimi mecburi hizmet yaparak mı geçireyim?” der…

ve siz yine üniversitelerden istifa eden hocalardan boşalan kadrolara apar topar yerleştirilmiş kerameti kendinden menkul badem bıyıklı “hocalara” kalırsınız…

bir şey söylersiniz, okut geçer derler, apışıp kalırsınız…

şaşırmayın, bunlara siz prim verdiniz…

o yüzden öncelikle bir kendinize çeki düzen verin, doktorlar bir tarafta hastalar karşı tarafta gibi düşünmeye bir son verin.

kendinize sadece şu soruyu sorun;

özel hastane sahibi sağlık bakanı mı benim tarafımdadır yoksa devlet hastanesinde nöbet sonrası akşam mesai bitimine kadar çalışmaya devam eden doktor mu?..

doktorlar sizin düşmanınız değil, hatta doktorlara gol atıldı diye sevindiğiniz her durum döner mutlaka bir taraftan size de dokunur…

doktorun huzursuz ve mutsuz olduğu yerde, hastanın huzurlu, mutlu ve sağlıklı olmasına imkan yok…

bunu bilin, buna göre davranın…

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.